Aradan yıllar geçti. Mağara taşları, palmiye yaprakları, ağaç kabukları, kil tabletler, keten bezleri ve hayvan derilerinin üzerine yazmak tarihe karıştı. Harfler ve noktalama işaretleri sayesinde sayısız barış anlaşmaları imzalandı. Her ülke kendi destanını yazdı. Cilt cilt eserler yazıldı. Dilden dile dolaşan efsaneler yazıya geçirildi. Masallar, her çocuk dinlesin diye kayıt altına alındı. Pullu mektuplar postalandı. Şiirler, türküler yazılıp söylendi. Sevinçler, acılar kâğıda dökülerek aktarıldı. Anılar daha taze kaldı. Düşünceler kalıcı kılındı. Kısacası söz uçtu, yazı kaldı...